24 Aralık 2021 Cuma

Nenni Bebek

Dördüncü bebeğim doğduğunda en büyük ihtiyacım ona dokunmak ve ninni söylemekti. Sadece o zaman sakinleşiyordum. Ben sakinleşince o da sakinleşiyordu. Çok uzun bir müddet ona kitap okumadım, etkinlik hazırlamadım, binlerce fotoğrafını çekmedim, ailem ısrarla fotoğraf çekmemi istediğinde çekilmiş fotoğraflardan ibaret arşivimiz. Bebeğe ayırdığım gücü neredeyse tamamen temas kurmaya harcıyordum. Pişman da değilim. Herhangi bir şeyi eksik yapmış gibi de hissetmiyorum. 


Düşüncelerimi açıkça söyleyebilen biriyim. Bu bana önceden eblehlik gibi gelirdi. Çünkü düşüncelerini açıkça ifade edenlerin kendilerini tartışmaya açtığını düşünüyordum. Halbuki öyle değil. Orada öyle bir hikaye var. Burada böyle. Bu. Hepsi bu. 


Ana üretim akım bir yana doğru gider, bu hep böyledir. Etkinlik yapılacak. Tamam, yapalım. Birileri bunu sever. Yapar, mutlu olur. Bu sorun değil. Tebrik ederim. Maşallah. Çok güzel. Bakın kesinlikle laf sokmuyorum. Allah'ım birlerini bin etsin tüm kardeşlerimizin. Ama bazı annelerin ve bebeklerin buna ihtiyacı yok. Yapsalar da içten yapmadıkları için yaptıklarının bebeğe bir faydası yok. Başka şeylere ihtiyaçları var bazı anne ve bebeklerin. 


Birileri bizde bir his oluşturmaz. "Bazı anneler bende bir his oluşturuyor" dersem kurban olduğumu kabul etmiş sayılırım. Birini görünce bizde bir his uyanabilir. O hisle ne yaptığımız önemli. Kurban değiliz. 


Peki bebeğe yönelik hiçbir materyal yok muydu evde, elbette vardı. Fakat kurgulanmış etkinlik yoktu. Anne işlerini yapabildi. Bebek yaşam alanını deneyimledi. Tehlikeli eşyalar ortadan kaldırıldı. Bebek yavaş yavaş gerçek eşyaları keşfetti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder