23 Kasım 2021 Salı

Değerler eğitimi nânesi.

"Değerler eğitimi" nânesi gavurcadan çeviridir.Yaban ellerde bu kavrama sığınıp çocuklarımıza bir şeyler anlatmak istedik.Ama yâ hû,gözünüzü seveyim,Kur'an Kurslarında,İmam Hatip Liselerinde Rasulullah'ın (sallallahualeyhivesellem) kişiliğini ve örnekliğini, Ashâbı Kirâmın fıtratında İslam'ın nasıl neşet ettiğini, âlimlerimizin, âriflerimizin, zâhidlerimizin o örnekliği nasıl taşıdıklarını anlatırken bu tâbiri kullanamaya ne gerek var? Biraz Kant biraz Kierkagard okuyun Allah aşkına! Değer kelimesini ortaya koyarken ne düşünüyordu modern felsefe bir bakın.

...
- Ama Mervecim unpredictable bir tavır bu yani.
- Yoo, bence diil. Tam Mervelik. Takım 

Biz "dîn"olgusunu kültürün çıktısı sayanlardan,dînî îcad edilmiş figür iddia edenlerden fersah fersah berîyiz.Yüz yıldır neler yaşadığımızı biliyorum*. Bu kelimelere nasıl tutunulduğunu,tutunanların kendi zaman ve zeminlerinde mâkul eylemlerde bulunduğunu da biliyorum.Fakat karaya çıktık.Yapıştığımız tahtayı bırakalım artık.Din ne, eğitim ne?Batı uygarlığı Yunan Pagan Kültüründen** bu yana "din" kavramını nasıl îcâd etti,Rabbimiz ile aramıza "din" figürü nasıl girdi bir bakın Allah aşkına!Eğitim kelimesinin kökeni ne imiş Nişanyan sözlüğe bakın.Kaç yıl evvel îcad edilmiş bu sözcükümsü?

Kişi Rabbinin buyurduklarını anasından, babasından, atasından, çevresinden öğrendiği gibi elbette hocasından da öğrenir.Din öğrenimi değil bu:Kur'an Ta'lim ve Tedrîsi.Bu tedrisat hal sirâyeti ile başlar.İlimde ilerledikçe ismi değişir.Tecvid İslamidir de Matematik İslami değil midir?Her ilim Allah'ın nimetidir.Medeniyetimiz ders almak için okunur,uygarlıklar ibret almak için.Konumunuzun hakkını verin cemaati müslimin.İnanıyorsanız üstünsünüz.

*İsmail Kara
Türkiye'de İslamcılık Düşüncesi 3 Cilt
Cumhuriyet Türkiyesinde bir Mesele Olarak İslam 2 Cilt
İlim Bilmez Tarih Hatırlamaz
Çağdaş Türk Düşüncesinin Meseleleri

** Nurettin Topçu, Nigel Tubbs, Macit Fahri. Tabii bunları okurken ilginizi çeken maddelere İslam Ansiklopedisinden bakabilirsiniz.

- Heh, yine kimsenin okumayacağı bir şey yazdın. Tebrik ederim Mervecim. 
- Sen öyle san canım.
...

21 Kasım 2021 Pazar

Çocukluk hatıraları...

Fatih Aksaray'daydı evimiz. Vatan Caddesine çıkan bir sokaktaki camiin müezzin lojmanı. İkinci evimiz ise Eyüp Sultan'dı. Ananeciğimin evi. Kabrine nur yağsın. Ananemin elini tutup Nişanca'nın irili ufaklı yokuşlarından perşembe pazarına inmek, pazarı boydan boya yürüyerek fiyatları karşılaştırmak, elimizde poşetlerle, filelerle yokuşları tırmanırken akmaz olmuş akarçeşmelerin taşında dinlenmek, müteahhitlerin verdiği fiyatı beğenmeyen mirasçıların ölüme terkettiği konakların önünden geçerken içinde gezdiği söylenen hayaletlerden korkmak, eve varınca girişteki oturakta biraz daha dinlenmek, ananemin elime sıkıştırdığı para, koltuğumun altına sıkıştırdığı iade tepsi ve kulağıma sıkıştırdığı "aman tepside al, kaymaklı olsun" sözüyle yoğurtçuya gitmek, dönüşte kalan para ile bakkala uğrayıp altın para çikolatası almak, hemen oracıktaki apartmanın merdivenlerinde çikolatayı mideye indirmek, yedikten sonra kağıdını özenle düzenlemek, tepsi devrilir korkusu ile eve varmak. Halice bakarken hepsini seyrettim bir hayal perdesinde tekrar. İnnalillahiveinnaileyhiraciun.

20 Kasım 2021 Cumartesi

Yas, gam, keder.

Yas ne güzel bir kelime. Gam, keder de. Kulun üzülmeye hakkı var. Birikmişleri temizleyebilir bardağın son damlasını beklemeden. Bağırmadan duymuyorlarsa bağırabilir. Hep bağıranların dinlenmediğini bilir. Dinlendiğini hissedince fısıldayarak anlatır. Kasâvet gelmeden kokusu gelir. Hoş fakat genzi yakan o koku. Müteessirdir kul artık. Hemen çıkmak istemez, hemen çıkarılmak istemez. Kokunun hoşluğu yavaş yavaş kaybolur. Dipsiz kuyular çağrısı işitilir. Kul anlar ki yası öpüp koklayıp ayrılma vaktidir. Gamı da, kederi de.

16 Kasım 2021 Salı

İlayı Kelimetullah...

Yaradılış niyetimi sürekli tazeliyorum. İlayı kelimetullah: Allah'ın kelimeleriyle yücelmek.


Malayani nedir? Ne bu dünyaya ne öbür dünyaya faydası olmayan işler. 

Nefsim malayani haberlerle karşılaştıkça malayaniye dalmakta bir sorun görmüyor. 

"Seninki ne ki, ne boş işlerle uğraşanlar var" diyor. Oysa bu kıyas mael farık. Yani eşit olmayan iki şeyi kıyas etmek. Nohuttan şu kadar zekat verilir. O halde fasulye de ona benzer, ondan da şu kadar zekat verilir diyebiliriz. Peki içine doğduğu şartlar, karşılaştığı insanlar, tercihlerini yönlendiren sebepleri birbirinden bambaşka olan iki insanı kıyas edemem. Ederim etmesine de bu yaptığım şey mantıklı, makul bir sonuç doğurmaz

Beş yıl evvel haberleri takip etmedim, elime telefon almadım, insanlardan kaçtım, kapıya gelenlere bile çıkmadım, pencereye çıkmadım kimse görmesin diye. İhtiyacım vardı buna. Son yavrumu kucağıma alıp işe dönene dek aylarca sürdü bu. Ama bir şekilde gelip buldu beni o malayani sözler. Oradan veya buradan. Geldiler. Ha dedim mesele bu değil. Malayaniden kaçamazsın. Dünya böyle bir yer değil. Olumsuzluklar var. Bununla baş etmek zorunda da değilim. Mesele başka. 

Sürekli niyet tazelemek gerekiyor. Her işte. Yemeği yaparken, ocağı yakarken, evi temizlerken, bir şey yazarken... Bilim, teknoloji, mühendislik matematik, edebiyat, toplum bilim, insan bilim... Tüm bunlara İslam'ın ışığıyla bakarken niyet tazelemek. Allah'ın adıyla demek tekrar. Hadi bismillah tekrar.

Bir de iyi haberleri kötü haberler kadar hevesle yaymıyoruz. Mütevazı insanlar çünkü iyi haber verecek kişiler, utanıyorlar. Her gün birçok kardeşim iyi haberler veriyor bana. Namaza başlamış biri, öteki tesettüre girmiş, beriki Kur'an öğrenmeye başlamış. Biri işlediği bir harama Tevbe etmiş. Elhamdülillah. Ümitvar olalım.

14 Kasım 2021 Pazar

Renklenmek...

Gördüğüm kadınla karşılaşmak istemediğimde aynaya bakmam, kimse beni görsün istemem, evimden çıkmam, internette gezinmem. O kadınla barışana dek bunu sürdürmek isterim.

Barışamadan insan içine çıktığım da olur. İş, çocuklar, bilirsiniz işte, mecburen. Kendimi anksiyeteden, bireyleşmeden koruma kalkanımdır bunlar. Amaaaan, küssem küsüm, al uçuş moduna, çık dışarı. 

Uykusuz olabilirim, yorgun olabilirim, çok çalışmış olabilirim, yüzümden bu anlaşılır. Bunun anlaşılmasının benim için hiçbir önemi yoktur. Yüzümün her bir santimetrekaresini önce aynı tona getirip ardından yüzümün ayrı noktalarını ayrı renklerle bezemek ve “this filter show it was perfect” filtrelerini yüzümde taşımak zorunda hissetmem. Eğlenmek için bunu yapabilirim helal dairede, çocuksu bir merak duygusu ile.

Bunu buraya yazmak istediysem aslında hâlâ derinlerde bir yerde bunun bir önemi olduğunu göstermez, freudyen öldü, üzgünüm leyla, bana psikanaliz kasma. Bu sadece benim hikayem, kimseninki değil, herkesin renklenme/me öyküsü kendine. Kimsenin renklenme/me öyküsü ile ilgili senin fikirlerini merak etmiyorum. Kendi hikayeni anlatırsan, sabaha kadar dinlerim.

12 Kasım 2021 Cuma

Şiddet pornografisi...

Bir yanda İstanbullu Başak, bir yanda İdlibli Merve. İki mâsum Rahmeti Rahmâna kavuştu. Ailelere ateş,payımıza acı bir tanıklık düştü. Bu canavarca hadiselerin gerçekleşmesinden daha beteri toplumun sinir uçlarının törpülenmesi. Çare, şiddetin ayrıntılarını öğrenmemek.


Kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerimiz var ve hiçbirinden vazgeçemeyiz. Bugün bir otobüs şirketine şöyle bir elektronik posta ilettim. 

.. . .. . .... . tarihinde ..:..'da Düzce yönünden kalkıp İstanbul Esenler istikametine doğru devam eden aracınıza bindim. ..:..'ta önümüzdeki araç gereksiz yere sol şeridi yaklaşık on saniye ihlal etti. Araç şoförünüz ön koltuklardaki yolcuların rahatlıkla duyabileceği şekilde galiz küfür kullandı ve üstüne üstlük sol şeridi işgal eden araç şoförünü değil annesini hedef aldı. Bu beni çok rahatsız etti. Tarafıma bir cevap verilmediği takdirde firma isminize leke geleceğini belirtmek isterim. 

Bunu yapmak zorundaydım. Çünkü şiddeti henüz bu seviyede iken durdurmamız gerekir. Toplum içinde yaşamayı kabul etmiş kişilerin belirli kurallara uymayı da kabul ettiğini varsayarız. Bu gerekli, yeterli değil. Bir yandan toplumun mânevî ıslahı için de çalışmalıyız. 

Erkekler, en büyük şiddeti asıl kendi nefslerine yapıyorlar. Kollektif bilinçdışındaki hayvansılığı terk etmeleri elbette toplumun işine yarayacak, ama en çok omuzlarından yük indiren erkekler rahatlayacak. Bir de böyle anlatmayı deneyebiliriz. 

Ha ben neden mi anlatmadım? Oldu, onu da biz yapalım! Biz ateşin başında bekleriz, siz önden buyurun beyler!

11 Kasım 2021 Perşembe

Bilim 'subjeckt' ten nasıl kurtulur?

Bak içimden ne anlatmak geldi. Henüz küçük yaşlardan beri evdeki ve okuldaki kütüphanemiz beşeri bilimlerle ilgili çapraz okuma yapma imkanı vermiş bana. Bunu çok geç farkettim. Bir yanda peygamberler tarihi bir yanda homo sapiens sapiens tarihi. Oh mon dieu! 

Beşeri, tecrübî ilimlerde de Kuranî ilimlerde de okuma ve düşünme eylemleri sona eremez. Hâlâ delice okumaya devam ediyorum. Temel Brittanicca, Büyük Laraousse, Ana Britanicca ve basılı birkaç İslam Ansiklopedisi ile başlayan yolculuk tüm ciltleri ve ekleri ile çevrimiçi okunabilen İslam Ansiklopedisi ve yarım milyon maddeye sahip Wikipedi ile devam ediyor. Tabii Wikipedi bilim kurulu onaylı bir ansiklopedi değildir. Sizin doğrulamanız gerekir. Tecrübî ilimler için kullandığım platform ise Khan Akademi. 

Bu süreç beşeri bilim savı ileri süren öznenin kendini ne kadar zorlasa da içinde yetiştiği 'subjekt'ten kurtulamayacağını farkederek derin bir nefes almama sebep oldu. Bu böyledir. Yeterince objektive olabilirsin. Tamamen objektive olamazsın. Adamımız Freud Victoryen dönemde yaşamasaydı muhtemelen 'penisneid' kavramı ile yüz yıl boyu uğraşmak zorunda kalmayacaktık. Jung amcanın babası şöyle yapmasaydı belki de kollektif bilinçdışı... Bla bla bla. İşte bildiğiniz şeyler. Yine çoğu kişiyi ilgilendirmeyen bir konuda yazdım. Olsun içimden geldi. 🤍

9 Kasım 2021 Salı

Vakıf Çalışmalarımız.



https://www.instagram.com/p/CXNuR9aN6LK/

İnkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme... Yasın aşamaları... Kendimi her biri haftalar sürmesi normal bu evreleri birkaç saat içinde yaşamak ve çocuklara gülümsemek zorunda kıldığım o gün. Önce inkâr ediyorum. Hayır şu anda tepemizde katillerin füzeleri tur atıyor olamaz. Sonra öfke duyuyorum. Adi herifler! Defolun gidin! Ne işiniz var burada! Sonra pazarlık yapıyorum. Ama bu acı hemen bitecek di mi? Bu acı daha da büyümeyecek di mi? Sonra depresyon, bir yere gidiyoruz kenara çekilip höyküre höyküre ağlıyorum. Sinirlerim boşalıyor. Buz gibi terliyorum. Sonra kabullenme. Ve o anda bu fotoğraf çekiliyor. Hayatımın fotoğrafı değil bu. Hayatımı bu karede sabitleyip bunun üzerine inşa edemem. İşte bu da bir fotoğraf. Rabbime kaç yetim eli öpüşü götürebileceğim. Kaç hâmîsiz dula sarılabileceğim? O dullardan biri ki şunu demişti. "Biz bu evde kadın - çocuk yirmi kişiyiz. Ama şikayet etmiyorum. Biliyorum ki sizin kurduğunuz bu sitenin kapısında güvenlik var. Ben sabah namaza dek namus korkusu olmadan rahat uyuyorum". Böyle bu. Bu böyle gençler. İdlib'e uçakla gidebilsek İstanbul'dan bir buçuk saatte İdlib'de olurduk. Cennet var gençler cennet! Firdevs var. Adn var. Neden girmeyelim?

Benim her ay Çilimli'de ve İdlib'de ciddi ihtiyaç sahibi kişilere yaptığımız harcamalar dolayısıyla 50.000 liradan fazla borcum var. İhtiyaç var mı sorularına yetişemiyorum. İhtiyaç hep var. Bir borcumu bitirir bitirmez hemen çok daha büyük bir borcun altına giriyorum. Kampanya hesabımız şudur.

TR 0800 0100 1026 0000 1975 8265
Ziraat Bankası
Türkiye Diyanet Vakfı Genel Merkez
Türkiye Diyanet Vakfı Çilimli Şubesi

Bu hesaba istediğiniz zaman para yatırabilirsiniz. O gün dağıtırız gönderdiğinizi. Ekip sağlam elhamdülillah.

6 Kasım 2021 Cumartesi

Hacamat ve Muska

 Hacamat ile ilgili Kur'an/Sünnete de tecrübeye de dayanmayan spritüel bilgiler var.Hacamat'ın salt Rasulullah'a(sallallahualeyhivesellem)ait bir tedavi metodu olduğunu sanıyoruz.Bu yanlış.Rasulullah (sallallahualeyhivesellem) o gün dünyada yaygın bir tıbbi tedavi yöntemi olan Hacamat'tan faydalanmıştı.


"Hissiyatı kuvvetli olmalı imiş hacamat yapan kişinin" diyorsunuz. 

Hissiyatı kuvvetli bir kişiyi ancak bir başka hissiyatı kuvvetli kişi bilebilir. O ikisi zaten birbirlerinden gizli tutma çabası içindedir hallerini. Ortaya dökülüp benim hissiyatım kuvvetli demezler ki!

Hacamat yaparken "tüh tüh tüh, neler neler biriktirmişsin içinde" hiç demezler öyle kişiler. Bakın bundan eminim. Jiletimi çaldılar, bana hacamat yaptırmıyorlar, seninle biri uğraşıyor" da demezler. Bundan da eminim.

Birileri muskacıya götürdü sizi diyelim. Doktor muayenesi kadar da para verdiniz. Tabii muskacının ününe göre değişir verdiğiniz para. Bunun profesörü var, doçenti var, uzmanı var. Kendi içinde bir hiyerarşisi var. Neyse, o muska size baktıkça rahatsızlık vermeye mi başladı?

Size iyi gelecek muska kaygılarınızı mı tetikliyor? Kendi kendinize tanı koymaya mı başladınız? Durumun iyiye gitmediğinin farkındasınız ama işler daha da sarpa saracak diye de korkuyor musunuz?

Bunları nereden mi biliyorum. On yıl Kur'an Kursu öğreticiliği yaptım. Dört yıldır da vaizeyim. Sayısız böyle hadise ile karşılaştım. Her biri ile konuşup tıbbı tedaviye/terapiye yönlendirdim. Biiznillahiteala çözüm bulunmayan sorun olmadı. 

Kur'an okunan, namaz kılınan bir evde muskaya ihtiyaç yoktur. Muska, bir tür plasebodur. Zaten geçecek bir hastalığı tedavi ettiği düşünülebilir. Fakat patolojiyi tedavi edemez. Nokta.

Benden hap cevap istiyorsun. Hocam bize bir hap ver. Nedir o hap? Hocam günümüz tıbbını mı tercih edelim ilkçağ tıbbını mı? Bu sorunun cevabı yok ki? İlkçağ tıbbının üzerine oturuyor günümüz tıbbı. İki şeyden biri diğerinin içinde ise o iki şeyden biri tercih edilemez. Hayat siyah ve beyazlardan ibaret değildir.

Temel Tıp bilgilerini yüzyüze öğrenmemiş kişinin hacamat yapması caiz değildir. Bu benim görüşüm değil. Din İşleri Yüksek Kurulundaki yüze yakın uzmanın görüşü.

5 Kasım 2021 Cuma

Tak başınalık...

İnsanlarla meselelerimi halledene değin tek başınalık saatlerim pek uzundu. Kitap okumak, yazı yazmak, film izlemek, tek başıma. Yanımda birileri varsa bile tek başıma. Nefsime kapanarak. Onun yaralarını sararak, kırıklarını tedavi ederek... Terapötik bir süreçmiş, geçti. Şimdi yazı ile ilişkim "sanat Hakk içindir" sularında yüzsün isterim.


Yalnızlıktan bahsetmiyorum. Yalnızlık hepimizin en temel ihtiyacı. Evin veya doğanın sakinliğine sığınıp dış seslerden arınmak, nefs ile başbaşa kalıp tecdidi iman eylemek insanı diriltir, hepimizi biliriz bunu. Fakat dediğim gibi, yalnızlıktan bahsetmiyorum. 

Tek başınalık Sânî ismi celilini barındırır. Ancak tek başına iken kolektif bilgi havuzuna bağlanabilir, ilahi inikasları yakalayıp yeryüzüne indirebilirim. İşte tam burada bir İsmi Celîl daha var: Kebîr. Kebîr ismi nasın her birinde tecelli eder elbette. Kiminde az kiminde çok. Peki bu ismin tecelliyatı haddi aştığında nereye savrulurum? Elcevâb, kibir. 

Kibre düşmemek için tek başınalığı uzatmamak yeterli değil. Çünkü kibir, nâsın içinde de yakalar beni, bu böyledir. O yüzden tek başınalığı ne denli arttırıyorsam, yalnızlığı da o denli arttırmalıyım. O yüzden nâsın içine karışmayı ne denli arttırıyorsam, yalnızlığı o denli arttırmalıyım. Güç ver Rabbimiz, Kebîr Rabbimiz, Sânî Rabbimiz, âmîn.

4 Kasım 2021 Perşembe

Teslimiyet...

Allah'a teslim olunca sıra iman etmeye gelir. Öyle hallerden geceriz, öyle hadiselerle karşılaşırız ki bu teslimiyet ve güven ilişkisi her dakika tazelenebilir.

Tam o noktada nefs ve vesvese vericilere teslim olduğumda fısıldar bir uhrevi ses. Hakikaten de bunları yapmak zorunda mısın? Bedenini sonsuz istekler ve bitimsiz akıl yürütmeler arasında salınan kapalı bir daireye hapsetmek, kendini çıkmaz sokaklarda akleden kalpsiz bırakmak zorunda mısın? Zorunda mıyım sahiden?

İçinde yaşadığımız gerçekliği de hep birlikte tutunduğumuz hurafelerimizi de ölesiye seviyorum. Zaten öldükten sonra dünya pek de umurumda olmayacak. Tüm bunlara rağmen o fidanı dikmeli, o atomu çarpıştırmalı, o aşıyı bulmalıyım. Bütün varlıkların ana vatanı insanlığınsa misafir olduğu bu Dünya'ya elbette iyi davranacağım. İnsan misafirlikte evindekinden daha edeplidir. 

Tüm peygamberlerin davalarını açıklar açıklamaz bazılarınca horlandığı bir düzen bu. Birilerinin beni horlaması benim sorumluluk alanımda değil. 

Rabbimiz. Unutur veya yanılırsak bizi sorumlu tutma. Bizden öncekilere yüklediğin ağır sorumlulukları bize yükleme. Âmîn

3 Kasım 2021 Çarşamba

Kul Hakkı....

Burada başarılarımızdan bahsediyoruz. Toplantılara giriyoruz, atölyeler düzenliyoruz, dersler veriyoruz, çocuklarımıza kitap okuyor onlarla tatlı tatlı konuşuyoruz. Bunları elbette yapıyoruz. Hiçbirimiz tutup da yalan söyleyecek değiliz. Fakat aynı sıklıkta sıkıntılarımızdan, yapamadıklarımızdan bahsetmezsek resim eksik kalmaz mı? Dün akşam günlerdir beklediğim bir toplantıyı kaçırdım. Ben organize ettim, iki kişiyi buluşturacaktım, bir iş görüşmesi idi. Saat dokuzda idi toplantı. Sekiz gibi has ağrısı girdi. Öyle bir ağrı ki, eşime dokuzda beni kaldır diyemeden kafama kapüşomu çekip çekyatın kenarına koydum kafamı. Gözümü açtığımda karşımdaki saat on biri geçiyordu. Yaşadığım üzüntü o kadar derindi ki. Dünya hassas kalpler için ne idi tekrar hatırladım. Telefonumda aramalar aramalar. Sıra ile yazdığım özür mesajları. Toplantıya katılmak için yaptıkları fedakarlıkları hatırlamam. Sabaha dek kıvrandım durdum. İnsan olduğumu biliyorum. Yanlış yapabileceğimi biliyorum. Hata edeceğimi biliyorum. Ama kul hakkı hususunda böyle üzülmekten memnunum. Birkaç ay evvel başka bir hususta yine kul hakkı terettüp eden bir hata yapmıştım. Ondan birkaç ay evvel yine. Kendilerini biliyorlar. Sabah sabah güzel bir dua ile başladım güne. Mesajıma cevaplar gelince de mutlandım. Sizinle de duamı paylaşmak istedim. 

Allah'ım, her kimin hakkı üzerimde kaldı ise, yalvarırım onların günahlarını affet, dualarını hayra tebdil edip kabul et, hanelerine huzur nasip eyle, kalplerini ferahlat, sadrlarını genişlet, emanetini kabzetme vaktine değin onları emanetinde emin kıl, onları yarlığa, evladu iyalini namaz üzere sabit kıl, maddi manevi varlıklarına sıhhat nasip eyle, sen yücelerin yücesi duaları kabul edicisin. Dualarımızı kabul eyleyiver. Amin.

2 Kasım 2021 Salı

münacat...

iyileşeceğim biliyorum

kalbime ferahlık veriver
geçecek
hemen beklemem gökten ineni

çiçeği sulamayı unutacağım, ağacı budamayı da
yine böyle olmuştu, hatırlattın

savaştan çıktı maddem mânâm, hatırlattın
onları suya götüreceğim, yıkayacağım ve sonra onların saçlarını
yeni bir cephe açmayacağım onları düşman, ı ıh

görünmeyen orduların varmış gönderir misin
isyanımı naza döndürür müsün
çünkü bu kapıdan ben
o kızı almadan gitmeyeceğim diyen delikanlı gibi ben
ama yine de sana sitem 
başka kapılar açılmaz soğuk onlar onlar yok
o kapılar da sana yalvarır, cilveder onlar da sana

elimden tutacak kullarını gönderir misin 
ama bana izan biraz
kovmayayım tardetmeyeyim üzmeyeyim onları
bilirsin çok yaptım

tabii çok hoş kahrın ama 
lutfun da

1 Kasım 2021 Pazartesi

düğün evi....

(yazışmalar, perşembe, sabah)

-Yola çıkan hareketli konum atsın.
-Biz çıktık.
-Biz de.
-Biz de.
-Annem aşağıda mı? Varış 23 görünüyor. Molalarla geceyarısı olur. Biz merkezde kalalım sabah geliriz.
-Yok yukarıdayız.Tamamdır selametle.

(yazışmalar, cuma, sabah)
-Kahvaltı ettiniz mi geliyoruz?
-Ettik biz gelin.

(baba evi, cuma, sabah)
-Çay varsa tamam. Bir tirogosti yallah.
-Yaptım ben. Yumurta da yaptım oturun.
-Süper. Hadi bir an evvel.Telaşe başlar. 
-Annemin kıyafet hangisi? Ooo, süper. 
-Seninki yenge?
-Her zamanki.
-Anam anam kim var orada, ha amcası çık çık çocuk altına yapacak.
-Kız bu çocukların hali ne? Ayşe yengenin ineklerini aşağı tarlaya götürdük diyorlar, çamur içindeler, nerede bu çocukların anası babası?
-Ya bırak nerde bulacaklar bir daha çamuru.
-Ey gidi dünya!
-Ya şu ütüyü ışığı yanıyorken kullanmayın bütün ütü masası su olmuş.
-Gelin kuaföre gidecek mi?
-Yok evde halledecekler.
-Ya Allah aşkına bir gün de çalışmasan olmaz mı?
-..
-Çarşıdakileri arasana pembe süslü toka alsınlar bizim kıza.
-Biz aşağı erken ineceğiz bak çocukların yedek eşyaları burada cihazı da unutma.
-Gençler nerede?
-Varmak üzerelerdi, aha da geldiler.
-Hoş geldiniiiz.
-Ütü masasını kaldırın çocuklar koşuyor.
 -Ya benim telefonumu biri çaldırsın.
-Bitti mi serumu? Ah çok şükür gözün açılmış. Aynı ben de öyle olmuştum yirmilik diş çekildikten sonra.
-Doktor, hemşire, psikolog, hoca her türlü gelin var iyileştirin şu kadını da.
-Ayakkabı kutumu bulamıyorum.
-Ben aşağı iniyorum. Hayde!
-Çocuklara film bul, maç var bu akşam.

(cumartesi,düğün evi,akşam)
-oy koptum koptum o çocukların peşine.
-Allahını seven çay koysun öldük çaysızlıktan.
-Parolu olan var mı ha bu mikrenim azdı.
-Sarma bitmiş dolmaları ısıtıyorum.
-Nohutu?
-Isıt ısıt aç olan yesun. 
-Pilav yok pilav yapıcam valla açım ben.
-Yenir yenir yap. 
-Kız adamlar kestanenin hepsini mi yemiş. Allahum!
-Şu çayı içeyim yemin ediyorum başka şey istemem.
-Telefonumu buraya koymuştum nerede?
-Kimin arabasıyla indin sen aşağı sabah oraya bakın oradadır evin altını üstüne getirdik.
-Çocuklar siz mi aldınız bak söyleyin kızmıcam.
-Haydi sofraya haydi.
-Filtre kahve var mı?
-Hadi yemek bitsin vampir köylü oynıcaz.
-Maç kaç kaç?