14 Aralık 2021 Salı

Ne kadar mizah verelim ablama?

Mizah istiyor çocuklarım. Hayatla başka türlü baş etmek mümkün değil çünkü. Peki mizah nedir? Oturdum bir akşam televizyonda yayınlanan mizah programlarını hızlıca izledim. Berbat, berbat! Bu ne! Bakın belden aşağı demiyorum. Ya Hu biz ilkokulda gülüyorduk öyle şeylere. İnsanların beden özellikleri ile dalga geçmek! Bu ne ya Allah aşkına büyüyün. Sadece tek bir karikatür vardı o kadar skeç içinde. Naime karakteri. Karikatür olduğunu bilerek izlediğiniz için batmıyor bu bir. Senaristler muhtemelen izleyiciyi çekebilmek için Naime'yi her senaryonun içinde ayrı çirkin gösteriyor bu da iki. Çünkü biz çirkin kadınlara güleriz. Hayy Bin Kültür! Neyse kendi kendime otururken yükseldim yine. Ne diyordum. Çocuklarım mizah istiyor. Hayatla baş edebilmek için başka türlüsü mümkün değil. Gelip gidip fıkra anlatıyorlar bana. "bir adam bir adama sen şişkosun demiş, o da ona tekme atmış" Bu komik değil. Ama çocuk bununla terapi yapıyor aslında. Alt metninde şu yatıyor. Biri kontrol edemediğin şeyler hakkında seninle dalge geçerse, haddini bildir. Bu terapötik bir şey. Korkmaya gerek yok. Ama mizah değil bu. Mizah incelikli. Konuşmalarımızı video kaydına aldım. Sonunda da hocahanımlarla toplantılarımızda muhakkak anlattığım bir kısa tulûat örneği var. Çocuklara anlattığım için çok yavaş. Normalde çarpı 2 hızla anlatıyorum. Hem bakılan olmanın nazarını kırıyor yaşadığımız saçma şeyleri anlatmak. Hem de bağ kurmamıza vesile oluyor. Az gevşe Mervecim ne olur. İçinde kan ve cerâhat var. Kutsama kendini" dedim ve vaazlara bunları ekledim. Hem cemaati uyandırıyor hem anlatıcıyı eşkonuma getiriyor. Böyle işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder