1 Kasım 2020 Pazar

Mizaha Sabır

Çilimli, Sonbahar 2020

Bize sabretmeyi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem öğretti. O’nun anlattığı sabır bir şeye dişini sıkmak veya birine katlanmak değildi. O,  Sebeplerin hepsini sebeplendiren Rabbimize dayanmamızı, O’na güvenmemizi, elimizden geleni yaptıktan sonra durum veya kişilere dayanma gücünü artırabilmemizi tavsiye ediyordu.

Çocukken düşüp dizimi yaraladığımda o an etrafımdaki arkadaşlarım gülerse ve biri çıkıp onları susturmazsa buna ağlardım, ağlamamayı öğrenince sabrettim sandım. Gençken arkadaşlarım dalga geçtiğinde buna gülerdim, bunu sabretmek sanıyordum. Yetişkinliğimde biri benimle alay ettiğinde ona “Anlayamadım, ne demek istediniz?” demeyi öğrendim. Şimdi sabrın anlam haritası biraz daha genişledi benim için. Eğer uzun bir konuşma sürdürme niyetinde ise muhâtabım, konuşmak isterim. Yok değilse, muhatabımın bana sunduğu kelime, mimik, jest gibi verilerinden beni ikna etmeye çalıştığı sonucunu çıkardıysam konuşmayı sürdürmek istemem. Çünkü bir tarafın diğer tarafı veya iki tarafın birbirini bir şeye ikna etme amacıyla sürdürdüğü bir konuşma öyle veya böyle şiddet doğurur. Bunları aklı başında insanlardan öğrendim. Onlarla dalga geçtiğimde beni anlamaya çalıştılar. Onları ikna etmeye çalıştığımda konuşmayı sürdürmediler.

Bununla birlikte, perdenin arkasında veya önünde, halleri hicvederek yapılan ustalıklı mizahı severdim. Fakat bu mizah da bâtıl işleri gereğinden fazla ayrıntılandırıyor ve zihnimin sâfi kısımlarını bulandırıyordu.  Kendi cahilliğime gülüp harekete geçmemle, kendimce eylediğim hayırlı amelleri küçümseyerek bu amellerden vazgeçmem arasında çok ince bir çizgi olduğunu farkettim. Mizahın veya dramın sonuç olarak zihnimde uyandırdığı şey hep kıyas oluyordu. Bunu bir kez böyle kodladığım için de vazgeçmekte çok zorlanıyorum. Fakat az da olsa anlıyorum artık. Biri doğrudan veya ekran üzerinden mizah yaptığında bunun yalnızca bir nefes alma alanı olduğunu, daha ötesine geçmemesi gerektiğini hatırlatıyorum kendime. Yılan zehri gibi, şu miktarı ilaç, şu kadarı zehir.

Rabbim bizleri imanda sabit eylesin. Dünyaya çok dalmaktan, tefekkürü terk etmekten, ölümü unutmaktan, çok gülmekten sana sığınırız Rabbim, âmin. 

 

Hadislerle İslam, DİB

Bilimilerin Vicdanı: Psikiyatri, Dr. Erol Göka

Başı Sınuklar İçin Kılavuz, Dr. Kemal Sayar

Cimri, Moliere

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder