9 Kasım 2020 Pazartesi

Misafirlik Edebi

Allah'a teslim olunca sıra iman etmeye gelir. Öyle hallerden geceriz, öyle hadiselerle karşılaşırız ki bu teslimiyet ve güven ilişkisi her dakika tazelenebilir.

Tam o noktada nefs ve vesvese vericilere teslim olduğumda fısıldar bir uhrevi ses. Hakikaten de bunları yapmak zorunda mısın? Bedenini sonsuz istekler ve bitimsiz akıl yürütmeler arasında salınan kapalı bir daireye hapsetmek, kendini çıkmaz sokaklarda akleden kalpsiz bırakmak zorunda mısın? Zorunda mıyım sahiden?

İçinde yaşadığımız gerçekliği de hep birlikte tutunduğumuz hurafelerimizi de ölesiye seviyorum. Zaten öldükten sonra dünya pek de umurumda olmayacak. Tüm bunlara rağmen o fidanı dikmeli, o atomu çarpıştırmalı, o aşıyı bulmalıyım. Bütün varlıkların ana vatanı insanlığınsa misafir olduğu bu Dünya'ya elbette iyi davranacağım. İnsan misafirlikte evindekinden daha edeplidir.

Tüm peygamberlerin davalarını açıklar açıklamaz bazılarınca horlandığı bir düzen bu. Birilerinin beni horlaması benim sorumluluk alanımda değil. 

Rabbimiz. Unutur veya yanılırsak bizi sorumlu tutma. Bizden öncekilere yüklediğin ağır sorumlulukları bize yükleme. Âmîn

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder