9 Kasım 2020 Pazartesi

Kadim Yaralar

Öyle çok yaram vardı ki senin yaralarını göremiyordum. Bir yaramı sardım bir yaranı gördüm. Bir sardım, bir gördüm.


Yaralarımın kaynağının ailem ve çevrem olduğunu düşünüyordum. Gözüm dışarıyı akleden kalbim içeriyi görmek üzere yaratılmıştı. Göze doyduktan sonra akleden kalbe tutuldum. Merceği içime döndürünce orada kadim yaralar gördüm. Cennetten indirilişe sebep ilk günah, ilk kardeş katli, tufana sebep tanrılaşma süreci, Rasullerin ve nebilerin kendi yöre halklarınca hakir görülüşü, salih kimseler ölünce hakikatin de öleceğini zannedip putlarının dikilmesi, şehrin öte yanından koşarak gelen o adamın şehadeti, Zekeriyya aleyhisselam efendimizin mübarek vücudunun çektiği çile, İsa Kelimullah efendimizin havarisinin ihaneti, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin mübarek vücudunun aldığı yaralar...

"Her şey ben yaşarken oldu". Atomlarım bir yerlerde idi o zamanlar. Katı gibi görünen fakat esasında bir atom yığınından ibaret bedenim bu kadim yaralarla mecruh. Beni büyüten, olgunlaştıran, sağaltan, tezkiye eden yaralar. Dünyayı sevmeme engel teşkil etmeyen fakat içimdeki gurbetlik hissini de sıcacık tutan... Bir yaranın kapanması için onu evvela görmem gerekir. Görüp düşünürüm üzerine. Sonra ona tuz basarım ki mikrop kapmasın ki gözyaşım tuzludur.

Ey rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz!Amin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder