22 Ekim 2021 Cuma

cihannümâ...

Bir Müslüman kardeşimle herhangi bir konuda konuşurken içimdeki güç istencini kırmayı başarıp "ben o konuda bir şey bilmiyorum" demenin ne büyük bir rahatlık olduğunu anladıktan sonra sırtımdaki en büyük yükü indirdim sanıyordum. Meğer bir Müslüman kardeşim konuşurken "şu an karşımdakinin sözünü bitirmesini bekleyip öyle sorumu sorayım" diyerek zihnimi temizleyince, muhâtabımı tüm duyularımla takip edince ve nefsimi sakinleştirince indirdiğim yük çok daha büyükmüş. O yükü ne ara tekrar sırtıma alıyorum hiç farketmiyorum. Laga lugaya getiriyor kör nalet, hop, sırtımda tekrar bir ağırlık. Ciddi bir farkındalık hâli içine girmeden yük taşıdığımı bile ayırt edemiyorum. O farkındalık ise "şu an neredeyim, ne yapıyorum, önceliğim ne, şu an içinde bulunduğum durum bana neden kaygı veriyor" sorularına verdiğim cevaplarda gizli. Zikir tam burada devreye giriyor. Subhanallah. Seni anıyorum. Elhamdülillah. Seni hatırlıyorum. Allahu Ekber. Hepsine senin gücün yeter. La ilahe illallah. Ancak sen her şeye yetişensin. Bunlardan biri üzerinde dikkatle durmak uzaydaki nesnelerin neden birbiri üzerine yığılmayıp uzaya dağıldığını, içinde olduğum zamanın neden üzerime yığılmayıp nanosaniyeden dahi küçük anlar halinde akleden kalbime selam ettiğini farkettiriyor. Uzay zamanın Rabbi. Subhanallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber, La İlahe İllallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder