20 Ekim 2020 Salı

Süregiden Günler

Erenköy, Yaz 2017


Çocuklardan evvel başlayıp biten günlerim vardı. Oysa çocuklardan sonra birbiri ardınca süregiden günler var ve bu pek de yorucu değil. Çayı şekersiz içmeye başlayıp, alışıp, çayı şekerli içtiğimi hatırlamak gibi. Allah Allah ne yapıyormuşum ben o kadar boş vakitte, Allah Allah nasıl içiyormuşum ben o çayı şekerli? 

Akleden kalbimi gözüme rehber edince Rabbimin izin verdiği her yaratılış mükemmel. Pek yoksul bir ailede, zorlu şartlar altında dünyaya gelen bir garibanın yaratılışı da Rabbimizin eseri, her ayrıntısı ince zevkle döşenmiş bir saray odasında yetkin tabipler eşliğinde doğan bir sultan da, benim çocuklarımın yaratılışı da.

Çocuksuzluk da, tek çocukluluk da, iki, üç, dört... çocukluluk da mükemmel. Yok, az, çok, kız, oğlan ne farkeder. Her nimet bir imtihan her imtihan bir nimet değil mi? Hak Teâlâ'nın verdiğini henüz bir hücre yığını dahi olsa öldürmek bu yüzden zulüm, bu yüzden azap sebebi.  

Bir çocuk evimize geldiğinde eve gelen endişe, kaygı, huzursuzluk, fedakarlık, yorgunluk, zahmet, uykusuzluk, ter ve kusmuk kokusu da o mükemmelliğin bir parçası. Köşeye sıkışmak, çaresizlik, aciziiğini iliklerine değin hissetmek, kullardan ve Halık-ı Zülcelal'den yardım istemek, yardım gelmeyince düşünce etrafında kimseyi göremeyen bir çocuk gibi ağlaya ağlaya ayağa kalkmak da. 

Allah gücümün yetmediği sorumluluğu vermeyendir. Ne işlediysem kendime, ne ettiysem kendime. Rabbim, unutur veya yanılırsam beni cezalandırma. Benden öncekilere yüklediğin gibi bana da ağır yük yükleme. Üstesinden gelemeyeceğim şeyleri üzerime yükleme. Bağışla, ayıplarımı ört ve bana rahmetinle yaklaş. Sen sahibimsin, yardımcımsın; inkârcı topluluğa karşı bana yardım et. Amin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder